12 Ocak 2008 Cumartesi

COMBA'NIN EVİ

Bengü köyüne taşındıktan sonra,önce bir göz odalı taş bir evde kısa süre oturduk.Ama sonra Comba'nın evine taşındık.Bu ev daha büyükceydi.Sahibi olan Comba Dayı kış aylarında inerdi ovaya.Köyün eskiden durumu iyicelerden olan Yusuf Ağa yaptırmış bu evi.Köyün ortasında,iki katlı bir evdi.Girişte küçük bir avlu;hemen solda hayat dediğimiz koyunlar için yüksekce olmayan bir çatı vardı.Altı taş ve kerpiçten üstkatı ahşaptan,o günkü şartlarda köyün iyi evlerinden biriydi.Alt katta tam(ahır)vardı.İçerden ahşap bir merdivenle üst kata çıkılırdı.Üst katta merdivenlerden çıkıldığında geniş bir sofa salon,ona açılan büyükce iki oda vardı.İki odanın arasından bir hol arkada bulunan banyoya ve tuvalete götürüdü sizi.Ortada el yıkamak için ya da kap kacak temizlemek için bir lavabo bulunurdu.

İlk zamanlar solda ki tuvalete oturmakta zorlandığımı hatırlıyorum.Zira tahliye için herhangi bir şey yoktu ve sizden düşen dışkılar büyük sesle yere düşerdi.:)

Kışın iki aile bir arada baya zor olurdu.Onlar 7 nufus biz 6 nufus birer oda da yaşardık.zaten köyde ki ailelerin çoğu da böyleydi.O zamanlar evlerin büyük kısmı altı tam üstü tek göz tomruktandı.O evlerin küçücük pencereleri olduğunu hatırlarım.Zemini toprak,kocaman bir ocak,küçük pencereli evler.Bütün aile bu tekgöz evde yaşardı.Oğlan evlendirilir gelinde bu eve alınırdı.Torunlar olur,gelin ve kaynana bir gün kavga eder ve; oğlan ve gelin önce bir akrabanın evine geçici olarak çıkar,daha sonra kendilerine bir ev kurarlardı.Bu kavga da ayrılma kavgasıydı aslında.Ama bizim kendi evimiz olmadığı için Comba Dayının evinde idare etmek zorundaydık.

Kardeşim Tevfik'te o evde doğmuştu.Kaç sene kaldığımızı hatırlamıyorum ama 2 yıldan az değildi sanırım.Köyde çocuklar ne yapıyorsa bizde onu yapıyorduk.Köye yabancı değildikki.Aslında bu köy,anne ve babamın köyüydü.Bütün herkesin bir şekilde birbiriyle akraba olduğu gibi bizde akrabaydık.O zamanlar Yosma dedemde sağdı.Onların evi camiye giderken dönecek yerde köşedeydi.Köyün camiside o zaman ahşaptandı.Klasik ahşap cami stilleri vardır hani,girişte son cemaat yerleri olan üst kattta kadınlar bölümü olan ahşap camiler gibi.Caminin bahçesine girmeden çocukların kuran okuduğu veya bazanda misafir ağırlanan ahşaptan bir küçük bina vardı.Bir kaç merdivenden indiğinizde bahçesine girmiş olurdunuz.Hemen solda çeşmeler vardı.Düz gittiğinizde tuvaletler,hemen sağında eski medresenin iyice yıkılmaya yüz tutmuş ahşap kalıntıları vardı.En sağdada ahşap minareli ahşap camisi.Hemen önünden dere geçerdi.Yazları kuran'dan çıkan talebeler,o dereye atlar doğru ırmağa çimmeye giderdik:)

Cami 70 lerin başında yeniden yapıldı.O günün şartlarında,kubbeli baya büyük bir cami yapıldı.Ama Bengü'yede öyle bir cami yakışırdı.Bu köy çok eskilerden beri,çevrede dini hayatın merkezi olmuş bir yerdi.Hocalar yetiştirmiş bir köy.Benim yaşımın üstünde ki herkes neredeyse çok iyi bir dini eğitim almışlardır.Hala da köyümün bu özelliğini severim.Günümüz şartları ne kadar bazı şeyleri yeterince almamıza ve yerine getirmemize engel görünsede,dağılmış olan bengü'nün çocukları hala evlatlarına azda olsa bu eğitimi vermeye dikkat ediyorlar.
Komşularımıza ve köydeki yaşamı anlatmaya ilerde devam edeceğm.

Hiç yorum yok: